Nasır-ı Hüsrev, 1004 yılında Tacikistan'ın Belh şehrinde Kubâdiyan kasabasında doğmuştur.
Nasır-ı Hüsrev, yirmili yaşlarında Gazneli Mahmud ve sonrasında oğlu I. Mesud'un hizmetinde katip olarak görev yaptı.
23 Mayıs 1040 tarihinde Gaznelilerle Selçuklular'ın yaptığı Dandanakan Savaşı'nı Selçuklular kazanınca, Gazne Devleti'ne karşı Selçuklular üstünlüğünü sağladı. Nasır-ı Hüsrev de 1040 yılından itibaren Tuğrul Bey zamanında Büyük Selçuklu Devleti'nin hizmetine girdi ve sarayda içki meclislerinde yer aldı. Saraydaki içki aleminden, gördüğü bir rüya üzerine tiksinerek içki alemlerini terk eder ve Aralık 1045 yılında hacca gitmek üzere yola çıkar. Bu seyahatine başladığı sırada kırk iki yaşındaydı. Yaklaşık yedi yıl sürecek olan bu seyahatinde sırasıyla Nişabur, Damgan, Simnan, Kazvin, Şemiran, Tebriz, Hoy, Ahlat, Bitlis, Silvan, Diyarbakır şehirlerini dolaşarak Harran'a gitti. Suriye ve Filistin'i de ziyaret ettikten sonra hac için Mekke'ye gitti.
Hac dönüşü Fâtımî Devleti'nin başkenti olan Kahire'ye gitti. Kahire'de İsmâilî dâîsi el-Müeyyed eş-Şirazî'nin aracılığıyla İsmailî mezhebine bağlandı.
1052 yılının Ekim ayında Hicaz, Irak ve İran üzerinden Afganistan'ın kuzeyinde yer alan Belh'e dönerek İsmailîği bir dâî olarak yaymaya başladı.
Nasır-ı Hüsrev, Ehl-i Sünnet ulemaya hakaretler ederek doğru yolda olmadıklarını ve hak dinden uzaklaşılmasına, ilmin azalmasına Selçuklular ve Gaznelilerin sebep olduğunu söylemesi üzerine Selçuklu emiri Çağrı Bey tarafından takibata uğratılınca Belh'i terk etti.
İran'daki Taberistan'a giderek faaliyetlerine devam etti ve bu bölgede pek çok kişiyi İsmailî mezhebine kazandırdı. Belh'e geri döndüğünde Sünni ulema tarafından mülhidlikle (îmansız, dinsiz) suçlandı ve evi yakıldı. Bu yüzden Şii veya İsmailî olan Emîr tarafından yönetilen Afganistan'da Bedehşan'a kaçarak Yemgan vadisine sığındı.
Nasır-ı Hüsrev, 1088 yılında Afganistan'ın Bedehşan Vilayeti'ne bağlı Yamgan İlçesinde 84 yaşında ölmüştür.
Eserleri:
1. Divan: 10.000'in üzerinde beyitten oluşan İsmailîğe dair bilgiler içeren kaside tarzında şiirlerden oluşan bir eseridir. İlk defa 1860 yılında Bombay'da, 1864'te Tebriz'de basılmıştır.
2. Rüşenâînâme: 1048 yılında kaleme alınan eser İsmailî mezhebinin temel doktrinlerine dair bilgi veren Sis Fas olarak da bilinen tevhid, ruh ve ahlâk gibi çeşitli konular hakkında manzum bir eserdir.
3. Saadetnâme: Ahlâkî düsturları öğreten 300 beyitlik mesnevi tarzında bir eserdir. Meliha Ülker Tarıkâhya tarafından Türkçeye çevrilmiştir.
4. Sefernâme: Seyahatname türünün güzel örneklerinden biri olan eser 11. yüzyıl İslam toplumunun kültürel, medeni özellikleri ve çeşitli bölgeler, şehirler, şahıslar ve olaylar hakkında bilgiler veren bir eserdir. Abdülvehhab Tarzi tarafından Türkçeye çevrilmiştir.
5. Güşâyiş ü Rehâyiş: Kendisine sorulan otuz soruya verdiği cevaplardan oluşan bir eserdir.
6. Hânü'l-ihvân: Bâtınîliğin esaslarını felsefî tevillerle anlattığı bir eserdir. Mehmet Kanar tarafından Dostlar Sofrası adıyla Türkçeye çevrilmiştir.
7. Vech-i Dîn: İsmailî mezhebinin rehberi mahiyetinde olup farklı İslamî düşünce ve uygulamaları hakkındaki tevillerini muhteva eden bir eserdir.
8. Câmiu'l-Hikmeteyn: Bedehşan Emiri Ebü'l- Meâlî Ali b. Esed'in ricası üzerine Ebü'l-Heysem el-Cürcânî'ye ait kasidenin yorumlanması olup ilâhî ve beşerî hikmet arasında bağ kurmaya çalıştığı bir eserdir.
9. Zâdü'l-müsâfirîn: Çeşitli metafizik konulardan bahsettiği çeşitli filozofların görüşlerini tartıştığı bir eserdir. Bu eserinde tenâsühü (ruh göçünü) reddeder.
Kaynak:Biyografiler.com
Nasır-ı Hüsrev İçin Yapılan Aramalar
Nasır-ı Hüsrev yaşıyor mu?, Nasır-ı Hüsrev biyografi, Nasır-ı Hüsrev hayatı, Nasır-ı Hüsrev özgeçmişi, Nasır-ı Hüsrev hakkında, Nasır-ı Hüsrev doğum yeri, Nasır-ı Hüsrev fotoğraf, Nasır-ı Hüsrev video, Nasır-ı Hüsrev resim, Nasır-ı Hüsrev kimdir?, Nasır-ı Hüsrev kaç yaşında?, Nasır-ı Hüsrev nereli, Nasır-ı Hüsrev memleketi, Nasır-ı Hüsrev albümleri


