Türkiye’nin en Büyük Biyografi ve Otobiyografi Sitesi

Anthemios

Anthemios

Doğum Tarihi: ??.??.0474

Ölüm tarihi: ??.??.0534

Anthemios kaç yaşında öldü : 60

Burcu:

Meslek: Mimar, Matematikçi

Doğum Yeri: Tralles kenti, Bizans İmparatorluğu (günümüz Aydın)

Ölüm Yeri: Konstantinopolis (İstanbul) Bizans İmparatorluğu

Anthemios, Doğu Roma döneminin en önemli bilim insanları ve mimarlarından biri olarak kabul edilir. En çok, Ayasofya’nın Miletoslu İsidoros ile birlikte mimarı olmasıyla tanınır.

Anthemios, veya Trallesli Anthemius yaklaşık MS 474 yılında Bizans İmparatorluğu’na bağlı Tralles kentinde (günümüz Aydın) doğmuştur. MS 534 civarında Konstantinopolis’te (İstanbul) hayatını kaybetmiştir. Doğu Roma döneminin en önemli bilim insanları ve mimarlarından biri olarak kabul edilir. En çok, Ayasofya’nın Miletoslu İsidoros ile birlikte mimarı olmasıyla tanınır.

Anthemius, mimarlıktan çok matematik, geometri, fizik ve mühendislik alanlarında uzmanlaşmış bir bilim insanıdır. Babası Stephanus of Tralles, tanınmış bir doktordu. Anthemius, iyi eğitimli ve entelektüel bir ailede yetişmiştir. Kardeşleri de farklı alanlarda dönemin önde gelen isimleri olmuştur: biri edebiyatçı, biri hukukçu, ikisi ise doktordu. Bu ortam, Anthemius’un çok yönlü bir bilim insanı olarak yetişmesinde önemli rol oynamıştır.

Anthemius, Konstantinopolis’te geometri profesörü olarak görev yapmıştır. Matematik alanındaki çalışmaları özellikle elips, parabol ve konik kesitler üzerine yoğunlaşmıştır. İki odakta sabitlenmiş bir ip yardımıyla elips çizimini açıklamış, parabolün odak özelliklerini incelemiştir. Fizik alanında ise ışığın aynalardan yansıması üzerine çalışmalar yapmış, özellikle “On Burning Mirrors (Yanan Aynalar Üzerine)” adlı eseriyle tanınmıştır. Bu eserinde, ışığın belirli bir noktada toplanmasını sağlayan aynaların geometrik özelliklerini ele almıştır. Antik ve Orta Çağ bilim dünyasında bu çalışmalar büyük ilgi görmüş, Arap matematikçileri tarafından da bilinmiştir.

Anthemius’un mimarlık alanındaki en büyük eseri Ayasofya’dır. 532 yılında, Nika Ayaklanması sırasında yıkılan eski Ayasofya’nın yerine, Bizans İmparatoru I. Justinianus tarafından yeni ve görkemli bir kilise yapılması emredilmiştir. Bu büyük görev Anthemius ve İsidoros’a verilmiştir. İkili, o döneme kadar benzeri görülmemiş, kubbe ile bazilikayı birleştiren tamamen yeni bir mimari tür geliştirmiştir.

Ayasofya’nın en dikkat çekici unsuru, yaklaşık 32 metre çapındaki dev kubbesidir. Bu kubbe, pandantifler sayesinde kare planlı bir yapının üzerine oturtulmuştur. Bu teknik, mimarlık tarihinde ilk kez bu ölçekte uygulanmıştır. Yapıda hafif tuğlalar, özel harçlar ve kurşun bağlantılar kullanılarak depreme dayanıklılık artırılmaya çalışılmıştır. Ancak cesur ve deneysel tasarım, yapının zamanla statik sorunlar yaşamasına neden olmuş; kubbe ve kemerler birkaç kez çökmüş ya da onarılmıştır.

Anthemius, Ayasofya’nın inşası tamamlanmadan önce 534 yılında vefat etmiştir. Onun ölümünden sonra yapım sürecini ve onarımları İsidoros ve daha sonra yeğeni Genç İsidoros sürdürmüştür. Özellikle 558 yılındaki depremden sonra kubbenin yükseltilmesi ve yeniden düzenlenmesi, yapının günümüze ulaşmasında belirleyici olmuştur.

Trallesli Anthemius, bilim ile mimarlığı birleştiren öncü bir figürdür. Çağdaşı Agathias onun mimarlık anlayışını “geometrinin katı maddeye uygulanması” olarak tanımlar. Ayasofya, tüm yapısal sorunlarına rağmen, hem Bizans hem de Osmanlı mimarisini derinden etkilemiş, dünya mimarlık tarihinin en özgün eserlerinden biri olmuştur. Bu büyük mirasın temelinde, Anthemius’un matematiksel düşünceyi mimariye cesurca uygulaması yer alır.

Kaynak:Biyografiler.com